12 Ocak 2016 Salı

Toplumda en çok görülen psikolojik problemler ve tedavi yolları

HARİKA PSİKOLOJİ, HARİKA İNSAN

Toplumda en çok görülen psikolojik problemler
ve tedavi yolları nelerdir?




 

  


Uzm. Psk. İsmail KILINÇ

Psikolojik Problemler Neden Artıyor?

Panik Atak Nedir?
Sosyal Fobi Nedir?
Agora Fobi Nedir?
Korku, Kaygı Nedir?
Eş Seçimine Dikkat !
Takıntı, OKB Nedir? ve Tedavileri Nasıl Olur?


Toplumumuzda en çok görülen psikolojik problemler ve tedavi yolları nelerdir?
Uzman Psikolog İsmail Kılınç açıklıyor: 



https://www.youtube.com/watch?v=Hxfr2i0Z1sg 




RANDEVU ALMAK İÇİN:
Uzman Psikolog İsmail KILINÇ

EVLİLİĞİN KANGRENİ EVLİLİK YORGUNLUĞU




Uzman Psikolog İsmail Kılınç, evliliğin kangreni evlilik yorgunluğuna yakalanmayın uyarısı

Uzman Psikolog İsmail Kılınç, "evlilik yorgunluğu"nun çiftlerin yakalanacağı en büyük risklerden birisi olduğunu söyledi.

Son dönemde evlilik yorgunluğu da güçlü bir boşanma gerekçesi. Uzmanlar bunu"şiddetli geçimsizliğin şiddetsiz hali"şeklinde yorumluyor. Evlilik yorgunluğu ve eşe yabancılaşma ile ilgili Uzman Psikologİsmail Kılınç, önemli tespitlerde bulundu. Evlilik yorgunluğu konusunda soruları cevaplandıran Kılınç, evlilik yorgunluğu ve eşe yabancılaşmayı anlattı.
EVLİLİĞİN KANGRENİ EVLİLİK YORGUNLUĞU
-Evlilik yorgunluğu nedir?
-
Evlilik yorgunluğu; uzun süren evliliklerde aşkın ve sevginin bitmesi, problemlerin büyümesi, büyük beklentilerin yerini büyük sorunlara bırakması,  fedakarlıkların yerinin bencillik ve menfaatlere bırakmasıdır. Evlilik yorgunluğu genelde uzun süren evliliklerde görülse de son yıllarda kısa süren evliliklerde de kısa sürede eşe yabancılaşma görülmektedir.
Japonya'da bir erkekler evlenmeden önce 40 adet, bayanlar ise 30 adet evlilikle ilgili sertifika almakta ve öyle evlenmektedir. Evlilik yorgunluğunun temel sebebi eşlerin evlilik nedir bilmemeleri ve büyük beklentilere girmeleridir. Herk iki taraf hiç bir fedakarlık yapmamakta ve "eşim beni mutlu etsin, bana cenneti yaşatsın" beklentisine girmekte. 

-Biten aşk-sevgi değil de dostluk ve paylaşım mı?

-
Nişanlılık döneminde ve evliliğin ilk yıllarında ekser evliliklerde ve duygusal evlilerde büyük bir aşk yaşanır. Evliliğin önemi ve mantığı iyi anlaşırsa bu aşk ve sevgi artarak devam eder ve hatta bebeklerle payandalanır ve ortak sevgi bağları güçlenir. Mantığın öne çıkmadığı duygusal evliliklerde bu aşk ve sevgi sürekli yara alır ve azalır. Büyük beklentiler yerini büyük yaralara bırakır. Kaynana vb dışarıdan yapılan müdahalelerle de boşanma ve ailenin dağılması kaçınılmaz olur.
Bazı evliliklerde aşkın bitmesi normaldir. Bu aileler sevgi ve saygı ile kurtarılabilir. Ve  özellikle çocuk varsa, çocukların da mutlu olacağı mutlu bir yuva oluşturulabilir. Aşk bitse de sevgi, saygı, dostluk, paylaşım ve fedakarlıklarla  mutlu yuva devam edebilir. 
- Yorgunluk ne gibi sonuçlar doğurur?

-
Evlilik yorgunluğunun başlaması çok tehlikelidir. Evlilik yorgunluğunun başlamasının ilk sinyali aşkın bitmesi, ikinci sinyali de sevginin azalmasıdır. Bu iki belirti ortaya çıkınca yapılacak en akıllı iş bir psikologla veya aile danışmanıyla görüşerek bu tehlikeyi daha fazla büyümeden ve kangren olmadan kurtarmaktır.
Evlilik yorgunluğu bir süre sonra depresyonlara ve tükenmişlik sendromuna dönüşebilir. Evlilik yükü ağır bir yüktür ve bilgili, görgülü ve fedakar bireylerin taşıyabileceği bir yüktür. Evlilik yorgunluğunun üzerine bilinçli bir şekilde gidilmezse ve aile koruma ve  besleme  altına alınmazsa ailenin dağılması ile sonuçlanır. Fertler için koruyucu hekimlik ne kadar önemli ise koruyucu psikolojik hekimlik de o kadar önemlidir. 

-Bu yorgunluğa düşenlere tavsiyeleriniz neler?

-Ailenin, mutlu yuvanın, eşin ve çocuklarımızın sağlıklı psikoloji ile büyümesinin önemini anlmak çok önemli. Eşlerin sürekli birbirine iyilik yapması ve fedakarlıkta bulunması yorgunluğu ve monotonluğu giderir sevgi ve aşkı başlatır. Eşimizin değerini bilmeli ve  bol bol "Seni seviyorum" demeliyiz.
Peygamberimiz (s.a.a) bir hadissinde şöyle buyuruyor: “Erkeğin kadına “Seni seviyorum” demesi asla kadının kalbinden çıkmaz”  el-Kafi, 5/569/59
Eşimizle ve varsa çocuklarımızla nitelikli zaman geçirmeliyiz. Resulullah (s.a.a): “Erkeğin ailesinin yanında oturması Allah-u Teala’ya, bu benim mescidimde itikafa girmesinden daha sevimlidir.” Tenbih’ul-Havatir, 2/122
Ayrıca bana gelen danışanlarımla  evlilik yorgunluğu terapisinde aşağıdaki konuları geniş bir şekilde tahlil ediyoruz:
-Aşk bitse de sevgi devam etmeli.
-Büyük beklentilere girilmemeli.
-Nitelikli iletişim ve kaliteli zaman geçirmeye önem verilmeli.
-Büyük şehirlerin güzel yerleri gezilmeli, stres atılmalı, aşk tazelenmeli. Yoksa metropoller ömür törpüsüdür.
-Kaynana başta olmak üzere evliliğe müdahalelere izin verilmemeli.
-Ekonomik problemlere dikkat edilmeli. Ekonomi sarsılınca aile sarsılır. "Parsız eş melek de olsa, peygamber de olsa değersiz eştir" yanlış mantığı toplumda yaygın.
-Evlilikten önce, nişanlılık döneminde birbirini hiç tanımama evlilik yorgunluğunu doğurmakta.
 -Uzun süren nişanlılık veya flört dönemi de, evlilikte yaşanacakların daha önce yaşanması sebebiyle evlilik yorgunluğunun önemli sebebleri arasında yer almakta.

-Beraberinde yabancılaşmayı getirir mi?

-
Eğer eşlerin biri ya da her ikisi ciddi bir şekilde aileyi kurtarmak için kolları sıvamaz, profesyonel destek almazsa evlilik yorgunluğu beraberinde yabancılaşmayı, hatta düşmanlığı getirir. Mutsuz ailelerin çocukları da mutsuz olur ve bu zincir torunlarımızın torunları başta olmak üzere yüzlerce yıl devam edebilir.

-Eşleri birbirine yabancılaştıran şey nedir?

-
En başta çok büyük beklentidir. Gençlerin çoğu niye evlendiğini ve evliliğin sorumluluklarını bilmiyor. Dünyada cennete girmek için evleniyor. Ailesinde bulamadığı mutluluğu yeni kurduğu yuvada ve kısa süre de bekliyor. Dizilerin ekserisi ve evlilik proğramları aileyi yıpratmaya ve dağıtmaya yönelik. Eşlerin birinin ya da her ikisinin tam birey olamaması. Yani annesinin kızı ya da oğlu olmaları ve onlardan sürekli akıl almaları. Kaynana müdahalesi vb müdahalelere izin verilmemeli.
Eşleri birbirine yabancılaştıran en önemli sebebin biri de evlenecek bireyin ve özellikle kızın evlenmeden önce yanlış bilgilendirilmesi. Anne sürekli kızına babasını kötülerse, o kızın bilinçaltı erkek ve koca düşmanlığı, soğuması ve nefreti ile dolar. İstemeyerek ve bilinçsiz bir şekilde eşinden nefret eder. Buna psikolojide 2. derece vajinismus diyoruz. İlk yıllarda mutlu olmalarına rağmen daha sonraki yıllarda eşinden soğuyor ve nefret ediyor.Birinci ve ikinci derece vajinismusun dünya üzerinde en çok görüldüğü ülke Türkiye'dir. Bu problemin olduğu ailelerde evlilik yorgunluğu, evlilik ve eş nefretiyle sonuçlanmakta ve aileler ekseriyetle dağılmakta ya da evli de olsa bekarhayatı yaşamaktadırlar.

-Evlilik yorgunluğu, sessizliğe dönüşünce yabancılaşma da başlar mı?

-
Evet Evlilik yorgunluğu, sessizliğe dönüşünce tehlikeli bir yabancılaşma başlar. Bireyler tetikte olamalı ve gerekirse mutlaka profesyonel destek almalılar. Şeytanın en sevdiği, Mmerhameti sonsuz, güzel Allah'ımızın helal olmasına rağmen en sevmediği şey boşanmaktır. Sağlıklı bilgili bireylerle sağlıklı yuva kurulur. Sağlıklı yuvalarla sağlıklı ülke ve dünya kurulur. Mutsuz, içi kin ve nefret dolu aile bireyleriyle mutlu yuva kurmayı hayal etmek saflık ve hayalperestliktir.
-İletişimsizlik yabancılaşmayı beraberinde getirir mi?
-
İletişim ve bilgi çağındayız. Evlilik olulu ve Aile içi iletişim ile ilgili eğitimler alınmadan evlenmeyi asla tavsiye etmiyoruz. Eşimizle sağlıklı iletişim kurma ve diyalog kesildiği an aileye virüs girdi demektir. En kısa sürede aileyi felç eder. Aile fertlerini birbirinden soğutur ve düşman eder.

-Kişi kendine yabancılaştığı için mi eşine yabancılaşır aslında?

-
Bazen kişi kendine yabancılaştığı için eşine yabancılaşır.  Bazen en sevdiklerimiz ailemize müdahale eder ve ailemizi dağıtmaya çalışır. Bazen eşimiz hiç anlayamayacağımız bir psikolojik problem maruz kalır. İyi ve kötü günde eşimizin yanında olmalı ve sürekli destek olmalı, dert ortağı olmalı ve büyük fedakarlıklarla eşimizi sevindirmeliyiz.

- Evlilik yorgunluğu o evliliğin biteceği anlamına gelir mi? Boşanma kaçınılmaz son mu?

-
Zamanında tehlike sinyalleri alınmazsa ve objektif bir şekilde problemin üzerine gidilmezse boşanma kaçınılmaz olur. Tehlike sezilir sezilmez asla duygusal davranılmamalı ve mantıkla evlilik kurtarılmalı. Problemlerin sağlıklı bir şekilde tesbit edilmesi, farkındalık oluşması problemin yüzde 51 çözülmasi demektir. Eğer bir süre sonra hala çözülmüyorsa psikoloğa gidilmeli ve profesyönel destek alınmalı.
Evlilikte eşler birbirini fazla tanımamakta ve her iki tarafta sıradışı büyük beklentiyle evliliklerine, mutlu yuvalarına düşmalık etmekteler. Kadın ilgi, sevgi, sadakat, sahiplenme ister. Erkeklerin ekserisi cinsellik ve ve haklılık ister. Her iki tarafın birbirine anlayışla ve fedakarca yaklaşmasıyla mutlu yuva kurulur ve devam ettirilir.
Yine bir Hadiste: "Erkeğin kötüşü eşini döver, kadının kötüsü ise eşini kötüler" buyuruluyor. Erkeğin şiddet uygulaması ve  kadının da sürekli eşini kötülemesi bir süre sonra evliliği bitiriyor ve malesef boşanma kaçınılmaz oluyor. 

RANDEVU ALMAK İÇİN:
Uzman Psikolog İsmail KILINÇ

http://www.rotahaber.com/kadinaile/psikolog-ismail-kilinc-evliligin-kangreni-evlilik-yorgunluguna-yakalanmayin-uyarisi-h578506.html